25 Haziran 2009

sefil tev’il, erzel gramer, kelâm rüzgârının kıvamını hiçbir zaman tuturamadı, tutturamaz. efraim soğaç



SEFİL TEV’İL, ERZEL GRAMER, KELÂM RÜZGÂRININ KIVAMINI HİÇBİR ZAMAN TUTURAMADI, TUTTURAMAZ.




”(...)kalbini tut gir içeri
kar suyundan çay demledim”

K.Celâl Gözütok, Sanat Olayı Dergisi


Zekânın hileli labirentlerinde, kelimeleri ölesiye tekmeleyen sentaks şairleri, şiirin sırtındaki kendi tekme izlerine uslûp ve özgünlük aryası diyorlar...

”Bakış Kuşu”yla “Bakışsız Bir Kedi Kara” arasındaki hermetik, lirik asimetrilerle vakit öldürmektense, kelâm rüzgârının şimdilik esebildiği ve gidebildiği yerlerden konuşalım:

”Bakış Kuşu”ndan sağılan kuş sütü, “Bakışsız Bir Kedi Kara”ya içirildi...

Edebiyat soframızda bir kuş sütümüz eksikti, o da tamam şimdi...

Mecmualarda kulağımıza çıtlatılan ne kadar emrivaki şiir efsanesi varsa, okur iken de yazar iken de tepemizde gümledi...

Lüks ışıkları altındaki satıp savılan karpuzlar, karatepelilere, katır yumurtası diye okutuldu, yutturuldu, okutuluyor, yutturuluyor, nicedir-nitedir...

Hermetik ve lirik asimetrilerle örülmüş erzel kakışımdaki romanesk tarz, sentaks sultası, kelime fetişizmi, şiiri öyle bir yerden kırdı ki, şiir deyince artık şiiri anlamıyoruz...

Fethi Naci, henüz talebeyken, lüks ışıkları altında, babasının kesmece sergisindeki karpuzları, kalemle değil, bıçakla, nasıl satıp savdığını anlatır...

Fethi Naci, şiirden çok romana meyyaldir...

Bu yazıyı da, sıfırın ihtira beratına haiz, sıfırın mucidi Aryabhatta var ya, işte onu mevzubahis yapan, imkânlı bir bir masala ne dersiniz, hem hermetik, hem lirik intaç:

”Aryabhatta büyürken hayal ürünü Hint hikâyeleri ile aşinalık kazandı. Bunlardan en çok sevdiği bir tanesi, onun sayılara duyduğu ilgiyi harekete geçirmiş olabilir. Efsaneye göre, bir gün Gautama (Buda) Prens Dantapani’den evlenmek için kızını istemiş. Öyle çok genç aynı istekte bulunmuş ki, sonunda Dandapani yazmada, güreşte, okçulukta, koşmada ve yüzmede bir dizi yarışma düzenlenmiş.Buda her birinde galip gelmiş.

En sonunda sıra aritmetik yarışmasına gelmiş. Büyük bir matematikçi Buda’ya sormaya başlamış:

” Koti’den büyük sayılar yüzer yüzer nasıl devam eder?”(Bir aritmetik kitabına göre koti, yüz kere yüz olan bin’dir).

Buda bu sual için hazırlıklıymış. “Yüz koti’ye ayuta denir, yüz ayuta’ya niyuta, yüz niyuta’ya kankara,yüz kankara’ya vivara,....denir.”

Buda hiç ara vermeden yirmi üç basamağa kadar ezberden söylemiş. Sonunda,soluk almak için ara vermiş, “dizinin sonuna gelmiş bulunuyorum.” demiş. “Bununla beraber , sekiz tane daha benzer dizi vardır.”

Beklendiği gibi, Buda’nın sayılar hakkındaki bu olağanüstü bilgisi ona istediği evliliği getirmiş.”

O gün bu gündür,sefil tev’il, erzel gramer, kelâm rüzgârının kıvamını hiçbir zaman tutturamadı, tutturamaz...


Efraim Soğaç

25.06.2009

Hiç yorum yok: