zizek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zizek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Ocak 2012
14 Ekim 2011
Zizekin Zucotti Parktaki Konuşması
http://www.internationala.org/index.php/isyan/sinif-savasimi/2956-human-mic-zizekin-zucotti-parktaki-konumas.html
Not: Bu metin, konuşmayı kaydeden farklı amatör çekimlerden yararlanılıp, karşılaştırmalı olarak deşifre edilmiş ve çevrilmiştir.
Bize “ezik” diyorlar ama asıl ezikler Wall Street' tekiler. Milyarlarca dolar kefaletimizle kendilerini kurtardılar. Bize sosyalist diyorlar ama burada zenginler için zaten sosyalizm var. Özel mülke saygımızın olmadığını söylüyorlar ama 2008 finansal krizi, burada bulunan herkesin, gece gündüz, haftalarca çalışarak beceremeyeceği şekilde, o “zor kazanılmış” özel mülkiyeti kendi başına yıktı. Bize hayalperest diyorlar. Gerçek hayalperestler, şu anki düzenin sonsuza kadar süreceğini düşünenlerdir. Bizler hayalperest değiliz. Bizler kabusa dönüşen bu rüyadan uyanıyoruz. Hiçbir şeyi yıkmıyoruz. Sistemin kendisini yıkmasına şahitlik ediyoruz. Hepimiz çizgi filmlerdeki şu klasik sahneyi biliriz: Kedi uçurumun kenarına gelir, fakat yürümeye devam eder. Altında bir şey olmadığı gerçeğini görmezden gelir. Ancak aşağı bakıp altında hiçbir şey olmadığını fark ettiğinde aşağı düşer. İşte biz burada bunu yapıyoruz; Wall Street' teki yöneticilere, “ Hey, Aşağı bakın!” diyoruz.
Nisan 2011' de Çin yönetimi, alternatif gerçeklik ya da zaman yolculuğu konularını işleyen film ve romanları yasakladı. Bu Çin için iyiye işaret. Bu, insanların hala alternatifler üzerine hayal kurdukları ve bunun yasaklanması gerektiği anlamına geliyor. Burada yasaklara ihtiyacımız yok çünkü egemen tarih bizim hayal kurma kapasitemizi dahi bastırdı. Sürekli izlediğimiz filmlere bakın. Dünyanın sonunun geldiğini hayal etmek çok kolay (bir göktaşı tüm yaşamı sona erdiriyor falan), fakat kapitalizmin sonunu hayal edemezsiniz. O zaman burada ne yapıyoruz? Size komünizm zamanlarından kalma harika bir fıkra anlatmama izin verin:
Doğu Almanya'li bir adam Sibirya' ya, çalışma kampına, gönderilir. Sibirya' da mektuplarının denetleneceğini bildiğinden arkadaşıyla anlaşabilmek için bir kod oluşturur; “ Eğer benden aldığın mektup mavi mürekkep ile yazılmışsa, söylediklerim doğrudur. Eğer kırmızı mürekkep ile yazılmışsa, yanlıştır. Bir ay sonra arkadaşı ilk mektubu alır:
“ Burada her şey harika. Marketler güzel yemeklerle dolu. Sinemalar iyi filmler gösteriyor. Apartmanlar geniş ve lüks. Satın alamayacağın tek şey kırmızı mürekkep”.
İşte biz böyle yaşıyoruz. İstediğimiz her türlü özgürlüğe sahibiz, sahip olmadığımız tek şey ise kırmızı mürekkep; özgür olmadığımızı ifade edecek dil. Özgürlük, savaş ve terörizm vb. üzerine bize öğretilen konuşma şekli, özgürlükle ilişkimizi tahrif ediyor. İşte siz burada bunu yapıyorsunuz: Hepimize kırmızı mürekkep veriyorsunuz.
Fakat bir tehlike söz konusu. Kendinize aşık olmayın. Burada iyi vakit geçiriyoruz, ama unutmayın; kutlamalar kolayınıza gelir.** Asıl olan ertesi gündür. Ertesi gün normal hayatlarımıza döndüğümüzde bir değişim olacak mı? Bu günleri “ Gençtik, harika günlerdi.” nostaljisiyle hatırlamanızı istemiyorum. Temel mesajımızı unutmayın: “Alternatifler üzerine düşünmeye hakkımız var.” Bir tabu yıkıldı. Mümkün olan en iyi dünyada yaşamıyoruz. Fakat önümüzde uzun bir yol var. Yüzleşilmeyi bekleyen gerçekten zor sorular var. Ne istemediğimizi biliyoruz. Ancak ne istiyoruz? Nasıl bir sosyal organizasyon kapitalizmin yerine geçebilir? Ne tür yeni liderlere ihtiyacımız var?
Hatırlayın; problem, yolsuzluk veya aç gözlülük değildir. Problem, sizi yozlaşmaya iten sistemdir. Sadece düşmanlarınızdan değil, bu süreci şimdiden sulandırmaya çalışan yanlış 'dostlar'dan da sakının. Tıpkı kafeinsiz kahve, alkolsüz bira, kalorisiz dondurma gibi, bu hareketi de zararsız, ahlaki bir protestoya, kafeinsizleştirilmiş bir protestoya dönüştürmeye çalışacaklar. Fakat burada olmamızın sebebi; birkaç dolar sadaka vermek için kola kutularının dönüştürüldüğü ya da %1' inin Üçüncü Dünya' nın aç çocuklarına gönderilmesinin bizi mutlu etmeye yettiği için aldığımız Starbucks kapuçinolu dünyadan bıkmamızdır.
Önce emek ve işkence için ve şimdi de evlilik acentaları aracılığıyla aşk hayatımız için dış kaynak (outsourced) kullandıktan sonra görüyoruz ki uzun zamandır politik sorumluluğumuz (political engagement) için de dış kaynak kullanımına izin vermişiz. Bunu geri istiyoruz!
Eğer komunizm 1990' da yıkılan sistem anlamına geliyorsa (Hatırlayın, o komünistler bugün en verimli, acımasız kapitalistlerdir.) bizler komunist değiliz. Bugün Çin'deki kapitalizm, sizin Amerikan kapitalizminizden çok daha dinamik ve demokrasiye ihtiyacı yok. Yani kapitalizmi eleştirdiğinizde, sizlere yöneltilen “Demokrasiye karşısın!” şantajlarına izin vermeyin. Demokrasi ve kapitalizmin evliliği sona erdi.
Değişim mümkün. Bugün nelerin mümkün olabileceğini düşünüyoruz? Medyaya bakın. Bir yandan teknolojide ve cinsellikte her şey mümkün görünüyor. Ay'a yolculuk edebilirsin, biyogenetikçiler tarafından ölümsüz kılınabilirsin, hayvanlarla seks yapabilirsin falan. Fakat toplum ve ekonomi alanlarına bir bakın. Bu alanlarda neredeyse her şey imkansız olarak nitelendirilir. Zenginler için vergilerin biraz arttırılmasını istersin: “İmkansız, rekabeti kaybederiz.” derler. Sağlık hizmeti için daha fazla bütçe istersin: “İmkansız.” Bunun totaliter devlet anlamına geldiğini söylerler. Ölümsüzlük vaat edilen ancak sağlık hizmeti için birazcık daha fazla para harcamayı kabul etmeyen bir dünyada, bir şeyler yanlış gidiyor demektir. Belki de önceliklerimizi düzgün bir şekilde ortaya koymalıyız. Bizler daha yüksek standartlara sahip bir hayat istemiyoruz. Bizler daha iyi standartlara sahip bir hayat istiyoruz. Komunist olmamızın tek anlamı, müşterekliğe (commons); doğanın müşterekleri, entellektüel mülkiyet tarafından özelleştirilmiş müşterekler, biyogenetiğin müştereklerine değer vermemizdir. Bunun için ve sadece bunun için mücadele etmeliyiz.
Komunizm kesinlikle başarısız oldu. Ancak müştereklerin sorunları burada.*** Size Amerikan olmadığınızı söylüyorlar. Ancak kendilerini “gerçek Amerikan” olarak gören köktenci muhafazakarlara bir şeyi hatırlatmamız gerekiyor: Hristiyanlık nedir? Kutsal Ruhtur. Kutsal Ruh nedir? Eşitlikçi bir inananlar topluluğunun, özgür ve sorumlu bireylerinin, birbirine sevgi ile bağlanmasıdır.. Bu anlamda Kutsal Ruh şimdi burada. Ve orada, Wall Street'te, kafir idollerine tapan paganlar var. Dolayısıyla, tek ihtiyacımız sabır. Korktuğum tek şey; bir gün evlerimize döndükten sonra, yılda bir kez buluşup, bira içerek burada nasıl güzel zaman geçirdiğimiz nostaljisini yapmaktır. Bunun olmayacağına dair kendimize söz verelim!
Biliyoruz ki, insanlar çoğu zaman bir şeyi arzular ama onu gerçekten istemez. Arzuladığınız şeyleri gerçekten istemekten korkmayın! Çok teşekkürler!
Çeviri: Taylan Yılmaz
*Human Mic:
Wall Street eylemlerinde megafon kullanılması yasaklandığı için göstericiler Zizek'in konuşmasını hep bir ağızdan tekrar ederek (human mic) etrafa duyuruyorlar.
** “...carnivals come cheap”
*** “ ...but the problems of the commons are here”:
'commons' kelimesinin ilk karşılığı 'avam'dır. “Ancak müştereklerin sorunu burada.” cümlesi avam anlamını da kapsayan şekilde kullanılmıştır.
Not: Bu metin, konuşmayı kaydeden farklı amatör çekimlerden yararlanılıp, karşılaştırmalı olarak deşifre edilmiş ve çevrilmiştir.
Bize “ezik” diyorlar ama asıl ezikler Wall Street' tekiler. Milyarlarca dolar kefaletimizle kendilerini kurtardılar. Bize sosyalist diyorlar ama burada zenginler için zaten sosyalizm var. Özel mülke saygımızın olmadığını söylüyorlar ama 2008 finansal krizi, burada bulunan herkesin, gece gündüz, haftalarca çalışarak beceremeyeceği şekilde, o “zor kazanılmış” özel mülkiyeti kendi başına yıktı. Bize hayalperest diyorlar. Gerçek hayalperestler, şu anki düzenin sonsuza kadar süreceğini düşünenlerdir. Bizler hayalperest değiliz. Bizler kabusa dönüşen bu rüyadan uyanıyoruz. Hiçbir şeyi yıkmıyoruz. Sistemin kendisini yıkmasına şahitlik ediyoruz. Hepimiz çizgi filmlerdeki şu klasik sahneyi biliriz: Kedi uçurumun kenarına gelir, fakat yürümeye devam eder. Altında bir şey olmadığı gerçeğini görmezden gelir. Ancak aşağı bakıp altında hiçbir şey olmadığını fark ettiğinde aşağı düşer. İşte biz burada bunu yapıyoruz; Wall Street' teki yöneticilere, “ Hey, Aşağı bakın!” diyoruz.
Nisan 2011' de Çin yönetimi, alternatif gerçeklik ya da zaman yolculuğu konularını işleyen film ve romanları yasakladı. Bu Çin için iyiye işaret. Bu, insanların hala alternatifler üzerine hayal kurdukları ve bunun yasaklanması gerektiği anlamına geliyor. Burada yasaklara ihtiyacımız yok çünkü egemen tarih bizim hayal kurma kapasitemizi dahi bastırdı. Sürekli izlediğimiz filmlere bakın. Dünyanın sonunun geldiğini hayal etmek çok kolay (bir göktaşı tüm yaşamı sona erdiriyor falan), fakat kapitalizmin sonunu hayal edemezsiniz. O zaman burada ne yapıyoruz? Size komünizm zamanlarından kalma harika bir fıkra anlatmama izin verin:
Doğu Almanya'li bir adam Sibirya' ya, çalışma kampına, gönderilir. Sibirya' da mektuplarının denetleneceğini bildiğinden arkadaşıyla anlaşabilmek için bir kod oluşturur; “ Eğer benden aldığın mektup mavi mürekkep ile yazılmışsa, söylediklerim doğrudur. Eğer kırmızı mürekkep ile yazılmışsa, yanlıştır. Bir ay sonra arkadaşı ilk mektubu alır:
“ Burada her şey harika. Marketler güzel yemeklerle dolu. Sinemalar iyi filmler gösteriyor. Apartmanlar geniş ve lüks. Satın alamayacağın tek şey kırmızı mürekkep”.
İşte biz böyle yaşıyoruz. İstediğimiz her türlü özgürlüğe sahibiz, sahip olmadığımız tek şey ise kırmızı mürekkep; özgür olmadığımızı ifade edecek dil. Özgürlük, savaş ve terörizm vb. üzerine bize öğretilen konuşma şekli, özgürlükle ilişkimizi tahrif ediyor. İşte siz burada bunu yapıyorsunuz: Hepimize kırmızı mürekkep veriyorsunuz.
Fakat bir tehlike söz konusu. Kendinize aşık olmayın. Burada iyi vakit geçiriyoruz, ama unutmayın; kutlamalar kolayınıza gelir.** Asıl olan ertesi gündür. Ertesi gün normal hayatlarımıza döndüğümüzde bir değişim olacak mı? Bu günleri “ Gençtik, harika günlerdi.” nostaljisiyle hatırlamanızı istemiyorum. Temel mesajımızı unutmayın: “Alternatifler üzerine düşünmeye hakkımız var.” Bir tabu yıkıldı. Mümkün olan en iyi dünyada yaşamıyoruz. Fakat önümüzde uzun bir yol var. Yüzleşilmeyi bekleyen gerçekten zor sorular var. Ne istemediğimizi biliyoruz. Ancak ne istiyoruz? Nasıl bir sosyal organizasyon kapitalizmin yerine geçebilir? Ne tür yeni liderlere ihtiyacımız var?
Hatırlayın; problem, yolsuzluk veya aç gözlülük değildir. Problem, sizi yozlaşmaya iten sistemdir. Sadece düşmanlarınızdan değil, bu süreci şimdiden sulandırmaya çalışan yanlış 'dostlar'dan da sakının. Tıpkı kafeinsiz kahve, alkolsüz bira, kalorisiz dondurma gibi, bu hareketi de zararsız, ahlaki bir protestoya, kafeinsizleştirilmiş bir protestoya dönüştürmeye çalışacaklar. Fakat burada olmamızın sebebi; birkaç dolar sadaka vermek için kola kutularının dönüştürüldüğü ya da %1' inin Üçüncü Dünya' nın aç çocuklarına gönderilmesinin bizi mutlu etmeye yettiği için aldığımız Starbucks kapuçinolu dünyadan bıkmamızdır.
Önce emek ve işkence için ve şimdi de evlilik acentaları aracılığıyla aşk hayatımız için dış kaynak (outsourced) kullandıktan sonra görüyoruz ki uzun zamandır politik sorumluluğumuz (political engagement) için de dış kaynak kullanımına izin vermişiz. Bunu geri istiyoruz!
Eğer komunizm 1990' da yıkılan sistem anlamına geliyorsa (Hatırlayın, o komünistler bugün en verimli, acımasız kapitalistlerdir.) bizler komunist değiliz. Bugün Çin'deki kapitalizm, sizin Amerikan kapitalizminizden çok daha dinamik ve demokrasiye ihtiyacı yok. Yani kapitalizmi eleştirdiğinizde, sizlere yöneltilen “Demokrasiye karşısın!” şantajlarına izin vermeyin. Demokrasi ve kapitalizmin evliliği sona erdi.
Değişim mümkün. Bugün nelerin mümkün olabileceğini düşünüyoruz? Medyaya bakın. Bir yandan teknolojide ve cinsellikte her şey mümkün görünüyor. Ay'a yolculuk edebilirsin, biyogenetikçiler tarafından ölümsüz kılınabilirsin, hayvanlarla seks yapabilirsin falan. Fakat toplum ve ekonomi alanlarına bir bakın. Bu alanlarda neredeyse her şey imkansız olarak nitelendirilir. Zenginler için vergilerin biraz arttırılmasını istersin: “İmkansız, rekabeti kaybederiz.” derler. Sağlık hizmeti için daha fazla bütçe istersin: “İmkansız.” Bunun totaliter devlet anlamına geldiğini söylerler. Ölümsüzlük vaat edilen ancak sağlık hizmeti için birazcık daha fazla para harcamayı kabul etmeyen bir dünyada, bir şeyler yanlış gidiyor demektir. Belki de önceliklerimizi düzgün bir şekilde ortaya koymalıyız. Bizler daha yüksek standartlara sahip bir hayat istemiyoruz. Bizler daha iyi standartlara sahip bir hayat istiyoruz. Komunist olmamızın tek anlamı, müşterekliğe (commons); doğanın müşterekleri, entellektüel mülkiyet tarafından özelleştirilmiş müşterekler, biyogenetiğin müştereklerine değer vermemizdir. Bunun için ve sadece bunun için mücadele etmeliyiz.
Komunizm kesinlikle başarısız oldu. Ancak müştereklerin sorunları burada.*** Size Amerikan olmadığınızı söylüyorlar. Ancak kendilerini “gerçek Amerikan” olarak gören köktenci muhafazakarlara bir şeyi hatırlatmamız gerekiyor: Hristiyanlık nedir? Kutsal Ruhtur. Kutsal Ruh nedir? Eşitlikçi bir inananlar topluluğunun, özgür ve sorumlu bireylerinin, birbirine sevgi ile bağlanmasıdır.. Bu anlamda Kutsal Ruh şimdi burada. Ve orada, Wall Street'te, kafir idollerine tapan paganlar var. Dolayısıyla, tek ihtiyacımız sabır. Korktuğum tek şey; bir gün evlerimize döndükten sonra, yılda bir kez buluşup, bira içerek burada nasıl güzel zaman geçirdiğimiz nostaljisini yapmaktır. Bunun olmayacağına dair kendimize söz verelim!
Biliyoruz ki, insanlar çoğu zaman bir şeyi arzular ama onu gerçekten istemez. Arzuladığınız şeyleri gerçekten istemekten korkmayın! Çok teşekkürler!
Çeviri: Taylan Yılmaz
*Human Mic:
Wall Street eylemlerinde megafon kullanılması yasaklandığı için göstericiler Zizek'in konuşmasını hep bir ağızdan tekrar ederek (human mic) etrafa duyuruyorlar.
** “...carnivals come cheap”
*** “ ...but the problems of the commons are here”:
'commons' kelimesinin ilk karşılığı 'avam'dır. “Ancak müştereklerin sorunu burada.” cümlesi avam anlamını da kapsayan şekilde kullanılmıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)