19 Mayıs 2014

bir facianın hikâyesi

Anarşist, ütüyopyalarını ballandıra ballandıra anlatırken irkiliyoruz. Ama düşmanlarını eleştirir, kurulu düzenin savunucularını yererken, hükümlerinin çok yerinde olduğunu kabul ediyoruz.


Uzun zamandan beri bilinen fakat halka yayılmayan bazı haki­katler yeni keşiflermiş gibi takdim edildi. Mesela matbaa, meselâ Amerika. Oysa Ortaçağ boyunca, Avrupa ile Amerika arasında da devamlı temaslar mevcuttu. 





Devrimci doktrinler de ikiye ayrılır: a) Direnişçiler (Tolstoy) b) İsyancılar (Stirner, Bakimin, Kropotkin.)



Rousseau'nun tabiatta iyi ve hür olan insan inancından yola çıkan anarşizm, tarih içinde üç akıma ayrılır: Hıristiyan anarşizmi, Tolstoy'un öncülüğünde Çarlık Rusya'sında gelişir; ferdiyetçi anarşizm, pîri: Max Stirner, komünist anarşizm. Proudhon, amaçlarını açıkça belirttiği için bugün de, anarşizmin en büyük nazariyecisidir.
“Anarşist toplum olur mu? Anarşiyle toplum çelişen iki mefhum; bununla beraber çeşitli unsurların terkibinden doğan anarşist bir toplum düşüncesi, zamanımızda da ütopyacı fikirlerin ve eylemlerin kaynağı olmakta devam ediyor.”



Hamon, anarşistin ideal tipini tesbit etmiştir.
Bu ideal tipin özelliği, isyan zihniyeti. Bu zihniyet çeşitli şekillerde belirebilir: Muhalefet, eleştiri, yenicilik, büyük bir hürriyet aşkı, bencillik ve ferdiyetçilik, sonsuz bir tecessüs, bilgi susuzluğu, aşırı bir diğergâmlık, çok gelişmiş ahlâk duygusu, adalet aşkı, mantık düşkünlüğü, savaşçı bir ruh... Kısaca anarşist, isyankâr, hürriyetçi, ferdiyetçi, diğergâm, mantıkçı, adalete susamış, meraklı, propagandacı bir insandır. (Psychologie de L'anarchiste)


Anarşisti somut olarak tarif etmek çok güç. Kanun dışı, toplum dışı, insanlık dışı demek meseleyi hal etmez. Bilgine göre, nevropat. Sosyolog ve hukukçuya göre, deklase. Anarşi, her türlü tasnife yan çizer. Geçici bir durumdur, sürekli bir davranış değildir. Bir nevi toplum hastalığı.





Hiç yorum yok: