23 Haziran 2009

Endüstriyel Toplum Zihni ve Çevreyi Yok Eder! ,Sushil Yadav

Lütfen dikkat: Makale paragraf formundan öte kısa cümlelerle yazılmıştır çünkü öznel deyim / duygu / düşüncenin indirgemesi hakkındadır.

Konu : Hızlı bir toplumda yavaş duygular sönmüş bir hal alır.
Konu : Düşünen bir zihin hissedemez.
Konu : Bilimsel/Endüstriyel/Finanssal düşünüş gezegeni yok eder.
Konu : Doğa şehirler var olduğu sürece asla kurtarılamaz.


Duygu, düşünüşlerimizdeki boşluklar sırasında deney imlediğimiz şeydir.

Eğer boşluk yoksa duygu yoktur.

Bugün insanlar tüm zaman boyunca düşünüyorlar ve duygu için düşünceyi yanlış anlıyorlar.

Toplum fiziksel çalışmadan (tarım) zihinsel çalışmaya (bilimsel/endüstriyel/finansal/ hızlı görseller/hızlı sözcükler) tümüyle değiştiğinde, düşünmenin hızı hızlanmayı sürdürür ve düşünüşler arasındaki boşluklar azalmaya devam eder.

Hemen hemen hiçbir boşluğun olmadığı bir zaman geliyor.

İnsanlar boşlukları deneyimleyemez/tahammül edemez hale geliyor.

Duygu bitiyor.

İnsan makine oluyor.

Zihnen hızlanan bir toplum her zihinselin yavaşlayışını depresyon/kaygı bozukluğu olarak deneyimler.

Fiziksel olarak hızlanan bir (seyahat eden) toplum her fizikselin yavaşlayışını depresyon/kaygı bozukluğu olarak deneyimler.
Günlük olarak kendini eğlendiren bir toplum eğlendirici olmayan her anı depresyon/kaygı bozukluğu olarak deneyimler.

HIZLI GÖRSELLER/SÜZCÜKLER YAVAŞ DUYGULARI SÖNDÜRÜR.

BİLİMSEL / ENDÜSTRİYEL / FİNANSAL DÜŞÜNÜŞ DUYGUSAL DEVRELERİ YOK EDER.

HIZLI (GENİŞ) BİR TOPLUM ACIYI / VİCDAN AZABINI / EMPATİYİ HİSSEDEMEZ.

HIZLI (GENİŞ) BİR TOPLUM HER ZAMAN HAYVANLARA / AĞAÇLARA / HAVAYA / TOPRAĞA VE KENDİSİNE KARŞI ACIMASIZ OLUR.
Psikofizyoloji/biyokimya laboratuarında yapılmış aşağıdaki deneyi elde etmeye çalışıyorum.

Görsel/sözlü hız (algı, hafıza ve betimlemede) ve beynin ve bedenin biyokimyasal durumu arasında bir bağlantı vardır.

Duygu, yalnızca duygu ile alakalı görsel ve sözlü işlemler yavaşladığında (durduğunda/donduğunda) yoğunlaşabilir/güçlenebilir.

Bir duygunun zorluk derecesi, dikkate değer duygunun yoğunlaşması ve güçlenmesi için gerekli (görsellerin ve sözcüklerin) donma derecesine bağlıdır.

Deney :
Deneklerden (tercihen trajedi/trajik rollerde uzmanlaşmış aktörler) aşağıdakilerden herhangi birini gösteren sessiz bir video film izlemeleri istenecek :

(1) İnsan Eziyeti
(2) Hayvan Eziyeti
(3) Hava/Su/Toprak/Orman Eziyeti (Yıkımı)

Deneklerden eziyet çekenler için öznel acı/keder hislerini yoğunlaştırmaları ve güçlendirmeleri istenecek.

Bedendeki(kandaki) duygu ile alakalı kimyasal değişimler uygun metotlarla ölçülecek.

Sessiz film farklı hızlarda gösterilecek :
(1) Hakiki hızın 125%’i.
(2) Gerçek/Hakiki hız.
(3) Hakiki hızın 75%’i.
(4) Hakiki hızın 50%’si.
(5) Hakiki hızın 25%’i.

Sonuçlar :

(1) Görsel hızdaki düşüş ile duygu yoğunlaşması artar.
(2) Görsel hız en düşük seviyede iken (hakiki hızın %25’i) duygu artışı en yüksek seviyededir.
(3) Vücuttaki (kandaki) duygu ile alakalı kimyasal değişim miktarının görsel hızdaki azalma ile arttığı bulunacaktır.
(4) Görsel hız minimumken kimyasal değişim maksimumdur.
(5) Kimyasal değişim miktarı nefes alıp verme sıklığındaki azalma ile birlikte artacaktır. Soluk çok yavaş ve düzensiz bir hal alır öyle ki nefes alma ve verme aşamalarında bir süre durur.

Yukarıdaki bağlantılar tüm denekler için –hatta acı/keder hissetmeyenler için bile- geçerli olacaktır. Böylece denekler can sıkıntısı/rahatsızlık/huzursuzluk/alınganlık/tedirginlik ile ilgili duyguyu deneyimleyecekler. Serbest bırakılmış kimyasallar farklı olacaklar fakat görsel hız ve kimyasal miktarı arasındaki bağlantı aynı olacak (soluk alıp verme oranları farklı/hızlı olacak).

Tüm denekler bir çeşit duygu deneyimleyecekler.

[Eğer bilim adamları sigara dumanındaki 4000 farklı kimyasal maddeyi keşfedebilirlerse, acı, empati, acıma, vicdan azabı gibi yüksek seviyede duyguları deneyimlediğimizde kanımızda serbest kalmış birkaç kimyasalı kesinlikle bulacaklardır.]

Deneyin ikinci aşamasında sessiz video filmi bir Anlatıcı (sadece ses) ile değiştireceğiz ve duygu yoğunlaşması ve görsel hız arasındaki bağı tespit etme suretiyle prosedürü tekrarlayacağız. Anlatıcı görsel hızı yavaş konuşarak, sözcükleri gererek, sözcükleri/cümleleri tekrarlayarak ve sözcükler arasında ara/sessizlik koyarak yavaşlatacak.




Lütfen dikkat edin:
(1) DÜŞÜNEN BİR ZİHİN HERHANGİ BİR DUYGUYA YOĞUNLAŞAMAZ/GÜÇLENDİREMEZ.
Bu ifade tüm duygular için genellikle doğru iken, özellikle tüm üzücü duygular için doğrudur.
(2) Görsel (sözlü) hız ve soluk alıp verme oranlarının hızlı olduğu bir toplumda, acı/vicdan azabı/empati deneyimlenemez. İmkansızdır.

KANIT.
Acı ve yavaş görseller/sözcükler arasındaki bağın kanıtı :




Son yüzyılda insanlar çeşitli tema/konularda binlerce sinema/film yapmıştı.

Ne zaman acı/trajedi herhangi bir filmde gösterilse görseller (sahneler) ve sözcükler (diyaloglar) her zaman yavaşlatılmıştır. Birçok filmde trajedi ağır çekimde gösterilir. Acının en şiddetli anında filmler hemen hemen statik/sabit hal alır.

Trajedi filmleri acı ve yavaşlık arasındaki bağın doğrudan kanıtını/delilini verir.

Acı yalnızca görsel (ve sözlü) hız yavaşladığında (durduğunda/donduğunda) yoğunlaşabilir/güçlenebilir.

YILLAR BOYUNCA GÖRSEL HIZDAKİ DEĞİŞİM

Biz yıl önce görseller sadece insan fiziksel olarak kendini yeni bir yere hareket ettirdiğin veya diğer insanlar (hayvanlar / kuşlar) ve objeler (bulutlar / su) fiziksel olarak kendilerini ondan önce hareket ettirdiklerinde değişirdi.

Bugün insan TV/bilgisayarın önünde oturur ve hızla değişen görselleri/sesleri izler.

Bir araçta oturur (araba/tren/otobüs) ve ilerlediği gibi hızla değişen görselleri izler.

Bir kitabın/gazetenin/derginin sayfalarını çevirir ve kısa bir sürede bir çok görsel/metin görür.

YILLAR BOYUNCA SÖZLÜ HIZDAKİ DEĞİŞİM

Çok eski zamanlarda sözel işlem doğada canlı idi – örneğin insanlar aslında konuştuklarında o olurdu. Bugün sözel içeriğin ve hızın binlerce kez artmasının sonucu olarak baskı ve elektronik medya (gazeteler, kitaplar, dergiler, radyo, televizyon, bilgisayar vs.) boyunca zihnin içinde hiç bitmeyen sözel işlem var.

Görsellerin (ve sözcüklerin) hızı son yüz yıl süresince çok fazla artmıştı öyle ki bugün insan beyni algı, hafıza, betimleme boyunca yavaş görsellere/sözcüklere odaklanmayı yapamaz hale gelmiştir.

Eğer yavaş görsellere/sözcüklere odaklanamazsak, yavaş görseller/duygular ile ilgili duyguları deneyimleyemeyiz.


Endüstriyel Devrimin gelişinden önce insanın düşünüşü her şeyden önce sınırlıydı :

(a) görsel işlem ( yavaş görseller )
(b) sözel / dil işleme ( yavaş sözcükler )

Bugün çok çeşitli hızlı düşünüşler var :

(1) görsel işlem ( hızlı görseller )
(2) sözel / dil işleme ( hızlı sözcükler )


Eğer görsel/sözel işlem hızlıysa yavaş duyguları hissedemeyiz.

(3) Bilimsel / Teknik düşünüş ( hızlı )
(4) Endüstriyel düşünüş ( hızlı )
(5) Ticaret düşünüşü ( hızlı )

(3), (4) ve (5) SAYILAR / SEMBOLLER / DENKLEMLER / GRAFİKLER / DEVRELER / DİYAGRAMLAR / PARA / HESAP vs. İLE İLGİLİDİR.

Zihin bu çeşit düşünüşü yaptığı sürece herhangi bir duyguyu hissedemez – bir duygu zerresini bile.

Hızlı bir toplumda yavaş duygular tükenmiş olur. Düşünen (bilimsel / endüstriyel) bir toplumda duygunun kendisi tükenmiş olur.

DUYGU GÖRSEL / SÖZEL İŞLEMYAVAŞLADIĞINDA (DURDUĞUNDA/DONDUĞUNDA) ZİHİNDEKİ KALINTIDIR.

Diğerlerinden daha fazla duygu (öznel deneyim) hisseden belirli insan kategorileri vardır.

Eğer onların neden (ve nasıl) daha fazla duygu hissettiğini anlamaya çalışırsak, duygu hakkında daha fazla şey öğrenebiliriz.

Yazarlar, şairler, aktörler, ressamlar ( ve diğer sanatçılar)

YAZARLAR
Yazarlar tüm gün-her gün sözel ( ve birleşmiş görsel) işlem yapar. Her gün yavaş sözel ( ve birleşmiş görsel) işlem yaparlar.
(2 saatte okuduğumuz bir roman 2 yılda yazılmış olabilir. Bu ayrıca neden okuyucunun asla yazar tarafından deneyimlenmiş duygu yoğunluğu ve sürekliliğini asla hissedemeyeceğinin nedenidir)

ŞAİRLER
Şairler tüm gün-her gün sözel (ve birleşmiş görsel) işlem yapar. Bir şiirde düz yazıdan daha çok duygu vardır. Bu olur çünkü şiirde diğer çeşit yazılardan daha az sözcük ( ve birleşmiş görsel) vardır. Şiirde çok yüksek derecede görsellerin ve sözcüklerin yavaşlaması/donması vardır.

AKTÖRLER
Aktörler tüm gün-her gün sözel (ve birleşmiş görsel) işlem yapar. Çekim/prova sırasında diyalogları (sözcükleri) tekrar tekrar yinelerler (birleşmiş görseller/sahneler ayrıca diyaloglar ile birlikte tekrarlanırlar)

RESSAMLAR
Ressamlar tüm gün- her gün sözel (ve birleşmiş görsel) işlem yapar. Son derece yavaş görsel işlem yaparlar – Tuvaldeki görsel yalnızca ressam tuvalde zaten varolan şeyi eklediğinde değişir.

Dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar var:

Tüm bu insanlar – tüm gün – her gün görsel ve sözel işlem yapar.
Yavaş görsel ve sözel işlem yapar.
Tüm gün – her gün Bilimsel / endüstriyel / ticari işlem yapmazlar.


Zihinsel iş yapan Şehir insanlarının çoğu herhangi biri SAYILAR / SEMBOLLER / EŞİTLİKLER / GRAFİKLER / DEVRELER / DİYAGRAMLAR / PARA / HESAPLAMA vs. ile alakalı olan bu çeşit zihinsel işlemleri yapar veya tüm gün – her gün hızlı görsel (sözel) işlem yapar.

Bu çeşit düşünüş (işlem) sadece son 200 yılda varolmuştur ve bizim duygusal yeteneğimizi (devremizi) yok etmiştir.

DUYGU YOĞUNLAŞMASININ ÖZ-DEĞERLENDİRMESİ (ÖZNEL) HEMEN HEMEN HER ZAMAN YANLIŞTIR.


Herhangi bir insan tarafından deneyimlenebilen belirli bir duygunun maksimum yoğunluğunu (ve süresini) 100 birim varsayalım.

Tüm yaşamlarında şimdiye kadar A ve B olarak iki insan tarafından deneyimlenmiş bu belirli duygunun maksimum yoğunluğu (ve süresini) varsaymak için izin verin.
A – 100 birim
B - 20 birim

Şimdi A ve B ‘nin belli bir günde konular yapıldıklarını ve deneysel koşullar (veya laboratuar dışında) bu belirli duyguyu hissetmeleri istenildiğini varsayalım ve gerçekten deneyimledikleri yoğunluk ve süre şöyle olsun:

A - 90 birim
B – 18 birim

Eğer A ve B’ye daha sonra 0-10 arasında bir ölçekte duygu yoğunluk ve sürelerini belirtmeleri istenirse, cevapları muhtemelen şöyle;

A – 9
B – 9

Kim doğru ve kim yanlış ?
B yanlış – genişçe bir sınırla B yanlış – B, maksimum 100 birimin 18 birimlik bir yoğunluk (ve süre) deneyimlemişti ve doğru / gerçek puanlaması 1.8 olmalı.

Öz-değerlendirme (kişisel değerlendirme) yalnızca eğer insanlar çalışma altında belirli duygunun en yüksek yoğunluğu ve süresini (birim) deneyimleme kapasitesine sahip olduklarında yanlışsız olabilir.

Geçmişin küçük (yavaş) tarım temelli toplumlarındaki fiziksel iş ve yavaş görsel/sözel işlemden dolayı, zihin her zaman bir duygu durumunu deneyimlemeyi kullandı. Eğer bin yıllık literatürü okursak, “can sıkıntısı” terimine rastlamayacağız – can sıkıntısı kavramı yavaş toplumlarda var olmadı. Farklı görseller v sözler arasında uzun boşluklar vardı – ve insanlar boşlukları deneyimleme / tolerans gösterme yeteneğine sahipti – onlar için normaldi.

Duygu, görsel / sözel işlem yavaşladığında (durduğunda / donduğunda) yoğunlaşabilir / güçlenebilir. Endüstriyel (düşünen) toplumlarda insanlar hızlı (görsel / sözel / bilimsel / endüstriyel / ticari) düşünüşten dolayı çok küçük duygu deneyimlerler.

Hızlı bir toplumda (çoğu insan için) belirli bir duygunun maksimum yoğunluğu ve süresinin (önceki / daha yavaş toplumlarda insanların deneyimledikleri 100 birimden) 5 birime azalmış olduğunu varsayalım.

Eğer benzer şekilde insanlar 4 birim duygu deneyimlerlerse, kendilerine 0-10 ölçeğinde 8 puan vereceklerdir oysa gerçek puanlamaları 0.4 olmalıdır.

HIZLI BİR TOPLUMDA YAVAŞ DUYGULAR SÖNÜK BİR HAL ALIRLAR

IQ vs EQ

IQ her zaman içersinde değişimin ögesine sahiptir – IQ her zaman yeni bir şey yapmaya / keşfetmeye / icat etmeye denemekle ilgilidir. Değişim IQ’nun ayrılmaz özelliğidir. IQ ayrıca kısa sürede daha çok düşünüşle alakalıdır – zihnin hızlanmasını içerir. Kısa sürede daha çok matematik yapan biri matematikte daha zeki olarak düşünülür. IQ değişim ve hızla ilgilidir.

EQ bir zaman periyodu üzerinde aynı hissin/deneyimin desteğiyle alakalıdır. 10 dakika için yüksek seviyede her hangi bir duygu deneyimlediğimiz de sık sık tekrardan 10 dakika için aynı hissi (öznel deneyimi) deneyimleriz.
(Aynı) his sadece eğer tekrar varsa güçlü tutulabilir. EQ tekrar-direşim-benzerlik içerir.

IQ ve EQ çelişkilidir.




IQ ve EQ karşıttır.
IQ ve EQ ters orantılıdır.

(1) Düşünen türler gezegeni yok eder.
(2) Hayvanlar doğayı yok etmeden milyarlarca yıl (çok geniş sayılarda) dünya üzerinde yaşadılar.
(3) Doğayı yok etmediler çünkü düşünce / faaliyetleri sadece bir kez için yiyecek aramakla sınırlıydı.
(4) İnsan yalnızca birkaç bin yıl / birkaç yüzyıl için geniş sayılarda dünyada var olmuştu.
(5) Bu kısa periyot içinde İnsan çevreyi yok etti.
(6) Bu yıkım İnsanın düşüncesi yüzünden meydana geldi.
(7) İnsan düşündüğünde şeyleri yapar.
(8) Şeyleri yaptığında hayvanları / ağaçları / havayı / suyu / toprağı öldürür.
(Hiçbir şey doğanın bu beş elementini öldürmeden yapılamaz.)
(9) Düşünen türler gezegeni yok eder.

Bu gezegen tam bir yıkımın kenarındadır.
Yıkımın nedeni – aşırı aktivitedir.
Bu dünyadaki milyonlarca türün dışında insan türü aşırı aktivitede düşkünlük göstermiş bir tek türdür.

Aşırı aktivitenin nedeni – zekadır.
[Çevre hiçbir zaman harap olmuş olmayacaktı eğer İnsan sadece hayvanlar kadar zekaya sahip olsaydı.]

Zeka en büyük hastalık / rahatsızlıktır.
Zeka en büyük anormalliktir.
Zeka bu dünyadaki yıkımın en büyük nedeni / kaynağıdır.
[Gerçekte Zeka bu dünyadaki yıkımın doğal nedenlerden başka tek kaynağıdır]

ZİHİNSEL İŞ ZİHİN VE GEZEGENE ZARARLIDIR.

Çalışmanın arkasında yüksek bir amaç yoktur.

İnsanlar çalışmazlar çünkü insanlar çalışmak isterler.
İnsanlar çalışırlar çünkü çalışmayı bırakamazlar.

İnsanlar (eşzamanlı olarak) fiziksel aktiviteyi ve zihinsel aktiviteyi iki dakika için durduramazlar.

Çoğu insan için fiziksel ve zihinsel çalışma arasındaki seçimdir. Fiziksel çalışmadan zihinsel çalışmaya tümüyle değişmek gezegen için fecidir.

İnsan aynı fiziksel işi her gün yapabilir.
İnsan aynı zihinsel işi her gün yapamaz.

İnsan fiziksel iş yaparken (çiftçilik ve bağlantılı aktiviteler) günden güne – nesilden nesle - aynı tekrarlayan işi yapabilirdi.

Endüstriyel Devrimden sonra insan zihinsel işe tümüyle geçtiğinde yeni makineler / şeyler / ürünler yapılan hiç bitmeyen bir işleme başladı – yalnızca çevrenin (gezegenin) tam bir yıkımıyla sona erebilen bir işleme.

Zihinsel işin doğası öyle ki insan her gün yeni zihinsel iş yapmak zorundadır – gerçekte yeni zihinsel işi her an yapmak zorundadır – bir önceki anda zaten yapmış olduğu zihinsel işi bir sonraki anda tekrar edemez.









Bir matematikçi her gün matematikte aynı problemi çözemez – bir çözdüğünde yeni (çözülmemiş) bir probleme başlamaya zorlanmış olacak. Bir belirli problemi çözerken dahi bir adımdan diğerine hareket etmek zorundadır – karmaşık devamlı bir değişim vardır – herhangi bir evrede direşim yoktur.

Bir mühendis bir makineyi tekrar ve tekrar tasarlayamaz – bir kere bir makine yaptığında değişim yapmaya / yeni bir tane yapmaya çalışacaktır.

Bir yazar her gün aynı makaleyi yazamaz – her gün / her an yeni bir tane yazmaya zorlanmış olacaktır ( Bu ayrıca sonsuz tartışmaların / müzakerelerin / argümanların arkasındaki nedendir).

Değişim zihinsel işin ayrılmaz özelliğidir.

Değişim zihinsel işin ayrılmaz özelliği olduğu için – zihinsel iş yapan bir toplum asla kendi ile barışık olamaz – imkansızdır.

Zihinsel iş yapan bir toplum her zaman huzursuz olacaktır.

Sadece fiziksel iş (tarım ve alakalı aktiviteler) yapan bu toplumlar memnuniyet ve huzur bulabilir.

ŞEHİRLER VAR OLDUĞU SÜRECE NE DOĞAYI NE DE ZİHNİ KURTARABİLİRİZ

(Kalan) çevreyi yıkımdan kurtarmak için insan fiziksel işe (küçük topluluklara) geri dönmek zorundadır.

Zihni zihinsel hastalıklardan kurtarmak için insan fiziksel işe (küçük topluluklara) geri dönmek zorundadır.

İnsanın var olan türlerin sayısını ve var olmuş milyonlarca türü bilmediği bir zaman vardı. Bugün insan milyonlar türün ismini biliyor ve türlerden geriye bir şey kalmadı.

Milyonlarca tür için dünyadaki varoluşu yavaşça elde etmek milyonlarca yıl aldı – ve İnsan tüm diğer türlerin büyük kısmını yok etmişti.

Dünya üzerindeki yüksek-derecede gelişmiş milyonlarca türü yok ettikten sonra İnsan bugün uzayda birkaç yaşam molekülü arıyor.

Birkaç mikrop, birkaç molekül metan / su Mars’ta bulunduğunda – gazete başlığı oluyor.

Onlar bunu ilerleme olarak adlandırıyor.


Aşağıdaki gerçekleşmek üzere.

Doğa var olabilir:

(1) insandan önce.
(2) insandan sonra.
(3) insansız.

Çevre yalnızca eğer bugün yapıyor olduğumuz tüketim maddelerinin çoğunu (%99’dan daha fazlasını) üretmeyi durduğumuzda kurtarılabilir.




DOĞA GERİ DÖNÜŞÜM İLE KURTARILAMAZ
DOĞAYI GERİ DÖNÜŞÜM İLE KURTARMAYA ÇALIŞMAK BİRİNİ 10,000 KEZ VURMAK VE DAHA SONRA BİR MERMİYİ ÇIKARARAK ONU KURTARMAYA ÇALIŞMAK GİBİDİR.

Zaman bu gezegen için tükeniyor.
Son 20 yıl içindeyiz.
Saygılarımla,
Sushil Yadav
www.netshooter.com/emotion

Lütfen not edin :
Hızlı duygular = hızlı görseller/hızlı sözcükler/hızlı soluk alma/hızlı kalp hızı ile ilişkili duygular.
Yavaş duygular = yavaş görseller/yavaş sözcükler/yavaş soluk alma/yavaş kalp oranı ile ilişkili duygular.
Düşünce oranı = her dakikada işleme tabi tutulan görsellerin/sözcüklerin sayısı.
Düşünceler arasındaki boşluklar = görseller/sözcükler/cümleler arasındaki boşluklar.



Çeviren: Elfun

Hiç yorum yok: