25 Aralık 2010

hakaret

bana ettiğin hakareti söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.gerçekten de insanın ettiği hakaretler onun kişiliğinden derin izler taşır.kimi öküz,eşek,çakal,tilki,hayvan der hakaret etmek için,sen insan mısın diye sorar,sen insan kılığından çıkmışsın der,tamamen medeni ve fakat olumsuz gördüğü bir davranışı ilkel vahşi görür.bu nedir,en hafifinden türcülüktür,insanı merkeze almak,onu üstün görmek ve geri kalan bütün varlığa insanın tahakkümünü meşru görmektir.ona kalsa herkes "insan" olsa bitecektir bütün sorun.oysa esas sorun insan olmamamızda değil maalesef böyle bir insan olmamızda değil mi?
zayıf-güçlü temasına oturtulur hakaretler;ben cesurum,sen korkaksın,ben zekiyim,sen aptalsın,ben zenginim sen yoksulsun,ben sağlıklıyım sen hastasındır vb.geri zekalı,embesil der misal.anladın diyelim karşındakinin geri zekalı embesil olduğunu niye bunu aşağılama amaçlı kullanıyorsun? belli bir alanda senin güçlü öbürünün zayıf olması sana onu aşağılama hakkı verir mi? bir öfke sıçraması ya da bir haklılık duygusu,hakkı yenmişlik duygusu aşağılamaya yeterli bir gerekçe oluşturur mu?
hakaret tarihine şöyle kısaca bir göz attığımızda bunun tahakküm kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu görürüz;hakaret eden kendini savunmak için mi söylüyordur bunu ,öyle olsa bunun yolu hakaret etmek midir?hakaret eden karşındakini ezmek,sindirmek ruhunun derinliklerine nüfuz etmek için yapıyordur bunu.işkenceci polislerin kurbanlarına hitap şekillerini hatırlayalım,en ufak bir muhalefete "ermeni tohumları" ifadesiyle saldıran embeddet gazetecileri.ne olmuş yani ermeniysem?
hakaret en çok anlamını ezen ezilen,yöneten yönetilen,gerilimli amir memur ilişkilerinde bulur bu yüzden.toplumsal yapıdaki hükümran gücün rengiyle boyanır hakaret.mesela toplumsal kültür erkek egemen kültürün yönlendirmesindeyse şöyle hakaretlerle karşılaşırız sık sık;ben senin ananı şöyle beceririm,ben senin ananı böyle beceririm,kahbe,kancık,ibne.burada hakaret nerde diyeceksiniz ama öyle bir söylüyor ki bıraksan tecavüz edecek.
ama bana sorarsanız hakaretlerin en kötüsü hakareti suret-i haktan görünüp gerçeklerden bahsediyor-muş- havasında yapmaktır...belli bir amaçla hakareti, bir gerçekmiş gibi sunmaktır "vicdan sahibi" tanıdıklarınız mutlaka vardır:"canım çingeneler de insan" derler.gazete manşet atar "vay şerefsiz" diye,hakaret etmiyordur da sözümona bir gerçeği dile getiriyordur,linç böyle gerçekleşir.
yalan söylemeden hakaret edilemez bir de yani söylediğin şey gerçekse hakaret değildir.o yüzden hakaret edenler aynı zamanda yalancı ve müfteridirler.
eşitsizlik kültürünün,medeniyetin dna'sı var hakaretlerde.varsayılan bir güçlülük/zayıflık temelinde yani erkek/kadın,zeki/aptal,cesur
/korkak vbg eşleşmelerde birincilerden yana bir tutum alış var.
medeniyet dışı topluluklarda "toplum" olmadığı için eşitsizlik de yoktu.her can'ın farklı özellikleri nedeniyle ortaya çıkan denk olmama durumu ise başlı başına bir zenginlik kaynağıydı.hakaret;eşitsizliğin nedeni olan toplumun, bireyin iliklerine kadar nüfuz ederek bunu daha da kışkırtmasından başka bir şey değildir.

Hiç yorum yok: