23 Haziran 2024

Göçebelik- Yerleşiklik, mehmet işten

Akşam Pelin Çift'in programında İpek Yolu konuşuluyor. Konuk Prof. Dr. Kahraman Şakul. Birçok kitap çıkarmış tarih alanında. Diyor ki "eski tezler geçerliliğini yitirdi. Mesela insanların önce göçebe olup sonra yerleşik hayata geçtiği. Doğru değil bu. Adamın göçebe olması, hayvancılık yapması için önce hayvan evcilleştirme aşamasının tamamlanması lazım. Yani önce yerleştiler, hayvanları evcilleştirdiler, sonra göçebe olmaya karar verdiler."

Hadi ordan!.. Hayvan evcilleştirmenin yerleşikliği zorunlu kılması diye bir şey yok. Sapla samanı karıştırmış. Önce avcı-toplayıcı insan. Beslenme ve korunma konusunda çeşitli sorunlar yaşıyor. Evcilleştirme ve tarımın icadı çok önemli iki kritik gelişme. (Bütün bu konular zaten bazı buluntulardan hareketle yapılan tahmin düzeyinde şeyler. Buluntulara hakim olmak ve başka bazı yan konuları da biliyor olmak kaydıyla akıl yürütümünde herkes bulunabilir) Bir topluluk düşünelim. Bir av etkinliği içerisinde bir tuzak kurmuşlar. Sürünün peşine düşüp onları iki tepe arasındaki bir dar boğaza yönlendiriyorlar. Diğer ucunu daha önce kapamışlar zaten. Hayvanlar boğaza girince kendilerinin olduğu tarafı da kapatıyorlar. Ellerinde artık belki üç ay yetecek yiyecekleri var. Bir süre böyle idare ediyorlar. Ama hayvanlar açlıktan ölmeye başlıyor. Hayvanları dışarıdan getirdikleri yiyeceklerle beslemeye çalışıyorlar. Ama bunun sürdürülebilir olmadığını anlıyorlar. Onları besleme faaliyeti evcilleştirmenin ilk adımını oluşturuyor. Belki sonraki sonraki denemelerinde onları kontrollü gezintilere çıkarıyorlar. Bu da hayvana dayalı göçebeliğin ilk adımı. Hayvanları bu biçimde ve tabii uzun yıllar belki on yıllar, yüz yıllar içinde evcilleştiriyorlar. Ama bu durum onların yerleşik yaşama geçişini sağlamıyor. Tam tersine, hayvancılık, hayvan sürüsünü kontrol altında bulundurma amacı, hareketli olmayı, taze otların olduğu yerlere gitmeyi, göçebeliği zorunlu kılıyor. Hoca'nın evcilleştirmeyi yerleşik yaşama geçişin temeli sayması ya da ancak yerleşik yaşama geçenlerin evcilleştirmeyi başarabileceği tezinin dayanağı yok. Başta söylediğim konu, yani "bir hayvan sürüsünü esirleştirme halini sürdürmek için, onların başını beklemek zorundaydılar, yerleşik yaşama böyle geçildi" demek saçma bir tez. Şu anda bile çiftliklerde hayvanların üretilmesi onlara dışarıdan yem getirmekle, yani tarımla mümkün. Ve köylerdeki hayvancılık da göçebemsi bir mantıkla sürdürülüyor.

yerleşik yaşama geçişte ne etkili oldu sorusunun genel yanıtı bilindiği gibi tarımdır. ayrıca inançların ve bunların sonucu olan tapınakların sebep olmuş olabileceği de konuşuluyor. Göbeklitepe'nin temelde bir ibadet alanı olduğu söyleniyor, orayı pek incelemedim. Benim düşünceme göre evcilleştirme ve tarım yakın dönemler içinde ve birbiriyle belli ölçülerde irtibatlı şekilde ortaya çıkmış olabilir. ama ayrı tesadüflerin sonucu da olabilirler. Ama hayvancılık göçbeliği dayatan bir mesele. Ayrıca bir konu daha var. Birileri yerleşik yaşama geçti diye, ötekiler de "Oo bu yaşam tarzı çok güzelmiş, biz de yerleşelim" demiyorlar. kendi yaşamlarından gayet mutlu olan topluluklar var, bu yaşam tarzında uzmanlaşmış topluluklar ya da şehirlere yerleşmeyi deneyen ama bunaldığı için tekrar göçebeliğe dönen topluluklar. Bunlar yan yana varlıklarını sürdürüyorlar binlerce yıl. Göçebeler yerleşiklere kendi hayvansal ürünlerini, hayvanlarını satıyorlar. karşılığında kendilerinin elde edemeyeceği ürünleri (aklıma sigara, tütün geliyor, süs ve ziynet eşyaları, kendilerinin yetiştiremediği tarımsal ürünler, buğday vs, şeker vb.) alıyorlar. yatuklar göçbenin önemli, hatta tek müşterisi. win win demeyeyim hadi de "karşılıklı yardımlaşma" çalışıyor yani. Yaşam kendini her zaman ve her yerde yeniden yeniden dizayn ediyor. Göçebelerin durumunu zorlaştıran iki konu var. Biri sınır boylarındaki ticaretin zorlaştırılması yasaklanması, diğeri de aşırı soğuklar ve hastalıklar nedeniyle hayvanların telef olması. Bu durumlarda "yağma"ya başvuruyorlar. Barbar demelerine aldırmayın, hayatta kalma amacı dışında barışçıl topluluklar onlar, yatuklar gibi ele geçirmek, dinlerini yaymak vb. 'saçma' sebeplerle bir yere saldırmıyorlar.

sonunda bu yaşam tarzı tasfiye ediliyor, son örnekleri mevcut ancak. ulus devletlerin kurulmasıyla sınır boylarındaki ticaretin önü kapatıldığı gibi, aynı ülke içinde göçebelerin hayvanlarını özgürce dolaştırabileceği alanlar da bırakılmadı, göç yolarından geçmelerine izin verilmiyor ve her seferinde pek çok saldırıya uğruyorlar (Bu konudaki örnek durum için bakınız https://yaban-ci.blogspot.com/2013/07/bozulama-mehmet-isten.html ) İnsanlık hayvanların doğada gezmeden de sistematik hapishanelerde kalabileceğini keşfetti maalesef.

Hiç yorum yok: