27 Aralık 2012

Yaşamlarınızı Geri Çalın, feral faun



Ekonomi -yaşamın üzerinde hayatta kalmanın tahakküm altına alınması- tüm diğer tahakküm biçimlerinin sürdürülmesi için esastır. Kıtlık tehdidi olmadan, insanları gündelik çalışma ve maaş rutinine itaat etmeye mecbur etmek zor olurdu. Bizler ekonomikleştirilmiş bir dünyada doğduk. Mülkiyetin sosyal kurumu kıtlığı gündelik bir tehdit haline getirdi. İster özel isterse komünal olsun mülkiyet, birinin istediği veya ihtiyaç duyduğu şeyi basitçe almak yerine, genel olarak sadece ekonomik değişim biçiminde kabul edilmiş olan bir izin istemesinin beklendiği bir durumu yaratarak bireyi dünyadan uzaklaştırır. Bu şekilde, yoksulluğun farklı seviyeleri zengin için de dâhil herkes için garanti edilmiş olur, çünkü sosyal mülkiyet kuralı altında birinin sahip olmaya müsaade edilmediği şey birinin sahip olmaya müsaade edildiği şeyin ötesine geçer. Yaşam üzerinde hayatta kalmanın tahakkümü sürdürülür.

Yaşamlarımızı kendi kendimize yaratma arzusunda olan bizler, toplumun sürdürülebilirliği için esas olan bu tahakkümün saldırmamız ve yıkmamız gereken bir düşman olduğunun farkındayız. Bu anlayışla, hırsızlık ve ev işgaline asi bir yaşam projesinin bir parçası olarak önem verilebilir. Refah programları, hayırsever yemeklerini yemek, çöplerden yemek ve dilenmek düzenli bir iş olmadan hayatta kalmamıza yardımcı olabilir, ama onlar ekonomiye hiçbir şekilde saldıramaz; aksine ekonominin içinde yer alırlar. Hırsızlık ve işgal etmek de hayatta kalma taktikleridirler. “Yuva hakkını” veya işgal evlerini yasallaştırmayı talep eden işgalciler, “işlerini” diğer işçiler gibi kıymetsiz eşyalarını biriktirmek için yürüten hırsızlar -bu insanların ekonomiyi yok etmek gibi bir niyetleri yoktur.- onlar sadece malların adilce dağıtılmasını isterler. Fakat asi bir yaşamın parçası olarak işgal eden ve hırsızlık yapanlar bunu ekonomik mülkiyetin mantığını hiçe sayarak yaparlar. Kendi yaratmadıkları bir dünyanın taleplerine baş eğerek selamlamayı veya bu mantık tarafından dayatılmış kıtlığı kabul etmeyi reddeden, bu gibi asiler, imkân olduğunda herhangi birinden izin almadan arzu ettiklerini alırlar. Toplumun ekonomik kuralına meydan okuyarak, kendi dünyamızın bolluğunu geri alırız -ve bu bir ayaklanma eylemidir. Sosyal kontrolü sürdürmek için, bireylerin yaşamları çalındı. Biz de çalınan yaşamlarımız yerine, ekonomik olarak hayatta kalmayı, çalışmanın ve maaşın sıkıcı var oluşunu elde ettik. Yaşamlarımızı ne geri alabiliriz ne de onlardan dilenebiliriz. Sadece geri çaldığımızda kendimizin olacaktır – ve bu izin almadan istediğimiz ne varsa almak anlamına gelir.


Willfull Disobedience #2. sayıdan

http://yabanil.net/ den alınmıştır

Hiç yorum yok: