09 Ağustos 2011

gerçeğin yerini ne aldı, sinan yeniceli


gerçeğin yerini ne aldı?


çünkü bir süredir onsuz da yaşayabildiğimizi, hatta insanların gerçeğe biraz kızgın olduklarını anlıyorum. diyorlar ki, lanet olası gerçek, çekilip gitmiyor ki yerine koyduğum şey tam anlamıyla gerçek olabilsin...

çocuklarını gerçekten sevip sevmediklerini düşünmüyor hiçbir anne baba; bunun yerine okul taksitlerini ödemek, arada bir bir onlarla bir yerlere gitmek gibi sunulan "aile" imajına uygun olup olmadıklarını önemsiyorlar. birinin onlara "çocuklarıyla ilgilenmedikleri" yollu bir
eleştirisi öldürücü etki yapabilir; ama mesela "çocuklarını sevmedikleri" ni söyleseler ne yapacaklarını, ne düşüneceklerini bilemezler, ihtimal ki bunun ne saçma bir soru ya da yaklaşım olduğu geçer akıllarından.

gerçeğin yerini ne aldı?

çünkü bir süredir onsuz da yaşayabildiğimizi, hatta insanların gerçeğe biraz kızgın olduklarını anlıyorum. diyorlar ki, başkalarının beni nasıl gördüğü önemli, benim beni nasıl gördüğümse adam sende...

ölüm demek, hangi mezarda nasıl ve kaç paraya bir yer bulabileceğimiz demek, cenaze törenine gitmek demek, işlerin aksaması demek, görüntü ve kasılma.. arkadaşlarımızın evlenmesi gibi şeylere katılmak zorunluluk, görüntü ve kasılma. gerçek sevinç ve gerçek acı yok, def olsunlar ki yerlerine koyduğumuz bütün bu görüntüler ve kasılmalar gerçek olabilsinler.

mağazadaki tezgahtarla kurulan ilişki ile iş arkadaşıyla ve giderek tüm arkadaşlarla, akrabalarla kurulan ilişkiler aynı yerde toplanıyor, görüntü ve kasılma.

gerçeğin yerini ne aldı?

konfor, kendimiz olmamanın karşılığında verilen avans. nezaket saygı görmenin kaporası.

Hiç yorum yok: