22 Ağustos 2014

İbni Fadlan Seyahatnamesi'nden*






"Bir gün onlardan (oğuzlar) bir adamın çadırına indik. oturduk. adamın karısı da bizimle oturdu. bizimle konuşurken cinsi organını açtı ve kaşıdı. biz görüyorduk, yüzlerimizi kapadık. "estağfirullah" dedik. kocası güldü. Tercümana, "Onalra söyle, sizin yanınızda onu açıyor, siz görüyor ve onu koruyorsunuz. Ona bir şey olmuyor. Bu onu kapatıp da başkalarına müsaade etmesinden daha iyidir." dedi.

Bunlar (oğuzlar) zina diye bir şey bilmezler. Birinde böyle bir şey görürlerse onu iki parçaya bölerler. Ağaçların dallarını bir yere getirip kişinin ellerini ayaklarını ağaca bağlarlar, sonra da o dalları serbest bırakırlar, adam ikiye ayrılır.





Halife Haşim b. Abdülmelik  İslam dinine davet maksadıyla Türk hükümdarına (hakanına) adam gönderdi. (...) Hakan çeitli olaylardan sonra tercümana dönüp "Bu elçiye söyle, Efendisine söylesin. (Tepenin eteklerinde toplanmış 100 bin süvariyi göstererek) Bunlar arasında  kan alan (tabip), ayakkabıcı, terzi yok. Müslüman olurlarsa nereden ekmek yiyecekler." dedi.



"Hakanların hükümdarlık müddeti 40 senedir. Bu müddeti bir gün dahi geçse onu öldürürler. 'Bunadı, aklı azaldı' derler. Bir yere bir birlik gönderirse asla yüz çevirip düşmandan kaçmaz. Yenilip kaçanlar öldürülür."

"Erkekler, kadınlar nehre iner hep beraber çıplak yıkanırlar. Birbirlerinden kaçmazlar. Bununla beraber asla zina etmezler. Aralarından zina eden birini, kim olursa olsun, dört kazık çakıp kollarından ve bacaklarından bu kazıklara bağlarlar. Balta ile onu batan ayağa ikiye bölerler. Kadın için de aynı cezayı verirler."

"Karısı hükümdarın yanında oturmuştu. Bu onların adeti ve tarzıdır."

"Türklerin hepsi sakallarını traş eder (yolar), bıyıklarını bırakırlar. Çoğu defa onlardan sakalını yolmuş, çenesinin altında bir miktarını bırkmış ve üzerine bir post almış ihtiyar bir adam görürsün. Uzaktan bakınca teke zannedersin."





İbni Fadlan Seyahatnamesi, 10 yy.


* İbni Fadlan Seyahatnamesi gerçekten çok ilginç bir kitap. 10. yüzyılda Halife Muktedir emrinde çalışan İbni Fadlan Halife tarafından Bulgarlara gönderilen heyette yer almış ve yolculuğu sırasında pek çok Oğuz ve Türk kavmini de görmesini sağlayan bir güzergahta ilerlemiştir. Son derece canlı bir üslupla gördüğü yerleri ve insanları anlatmış ancak çoğu zaman abartılara düşmekten kendisini alıkoyamamıştır. Bu abartıların nedeni muhtemelen kitabı okuyacak olan Halife ve ulemaya şaşırtıcı, masalsı yerleri gezdiği duygusunu verme isteğidir. Buna karşın Oğuzlar hakkındaki zaten birkaçı geçmeyen en eski kaynakların önde gelenlerindendir. Okurken zaten neyin abartı neyin gerçek gözlem olduğunu büyük ölçüde seziyorsunuz.
Kitabı okurken aldığım notları bu başlık altında peyderpey paylaşacağım. M. İ.

1 yorum:

Bilgiçağı dedi ki...

Türk milletinde "namus,aile hayatı,eşe sadakat" vb gibi kavramların islamlık öncesi dönemlerde de ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından çok dikkate değer.Aynı dönemlerin yabancı destanlarına (msl.Odessa) bakıldığında "eşe sadakat " anlayışının olmadığı görülmektedir.Ayrıca Türk Toplumunda görülen ve tarihi şartlar içerisinde mantıklı açıklamasının yapılabileceği ancak bugün şiddetli biçimde eleştirilen " erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi,başlık parası,berdel usulü evlilik gibi bazı konular Islamlık öncesi döneme ait kabullerdir.Bununla birlikte bunların Islamiyetle ilgili katılımlar olduğunu zannedenler çoktur.