07 Kasım 2015

Vatana, Savaşa ve Uygarlığa Karşı Sürrealistler: Önce ve Daima Devrim!

21 Eylül 1925’te L’Humanité’de yayınlanan ve ClartéCorrespondance ve Philosophies gruplarının ortak imzasıyla çıkan bu önemli belge, Paris sürrealistlerinin başlangıçtaki politik tavrını temsil eder (başka kolektif girişimlerle ortak bir dava gütme arzusunu gösteren ve devrimci eylem için potansiyel bir model olarak komünizme ilgi duyulmaya başlandığına işaret eden bir tavırdır bu). Özellikle enternasyonalist tutumu, ve her türlü millî hissiyatı reddetmesi (“bizim için Fransa yok”) bakımından önemlidir; bu, ilerde de sürrealist duyarlılığın ayrılmaz parçası olmaya devam edecektir.

ÖNCE VE DAİMA DEVRİM!
Dünya, düşünmeye zahmet edenlerin göreceği gibi, siyasi ya da toplumsal tartışmanın sınırlarını aşan çelişkilerin kavşağında duruyor. Öngörülü insanlardan bizimki kadar yoksun bir dönem daha olmamıştır. Fakat görüş kabiliyetini tümden kaybetmemiş herhangi birinin, tam anlamıyla dehşet verici bir hal ve gidişatın insanlık açısından ne gibi sonuçlar doğuracağını kavramaya çalışmaması imkânsız.
Nicedir boyunduruk altında tutulmuş ve şimdi bağımsızlıklarını yeniden kazanmaktan başka arzusu olmayan halkların haysiyet duygularının uyanışının, veya Avrupa’da hâlâ iktidarı elinde tutan devletlerin bağrında toplumsal taleplerle ilgili yaşanan amansız çelişkilerin ötesinde, topyekûn bir kurtuluşun kaçınılmaz olduğuna inanıyoruz. Maruz bırakıldığı onca ağır darbenin altında ezilen insanlık, sonunda ilişkilerini değiştirmeye mecbur olacak.
Bugün tüm dünyada kabarmakta olan güçlerin mahiyetinin farkındayız; ne orduya yazılmak ne çalışmak: her şeyden mutlak biçimde koptuğumuzu ilan etmek istiyoruz. Avrupa medeniyetinin sarsılmaz temelini oluşturan fikirlerden, hatta zorunluluk ve görev gibi kabul edilmez ilkeler üzerine kurulu her türlü medeniyet fikrinden arındık.
Diğer histerilerden farkı olmayan, ama onlardan çok daha boş ve ölümcül bir histeri olan yurtseverlikten de fazla, vatan fikri midemizi bulandırıyor: bizden bu en vahşi, felsefeyle uzaktan yakından ilgisi olmayan fikri kabul etmemiz bekleniyor.
Barbar olduğumuz muhakkak, medeniyetin belli bir türünden tiksindiğimize göre…
Batı medeniyetinin hüküm sürdüğü her yerde, kişisel çıkar haricindeki her türlü insani faaliyet sona erdi; “aslolan para”. Bir asırdan uzun süredir insanlık onuru mübadele değerine indirgendi. Mülksüzlerin mülk sahiplerine tabi olması sadece adaletsiz değil, korkunç da; ama bu yetmezmiş gibi, zulüm, ücretli emeğin ötesine geçip uluslararası finansın halkları maruz bıraktığı kölelik biçimini aldığında, kışkırttığı hiçbir katliamla kıyas kabul etmeyecek bir alçaklığa dönüşüyor. Ekonomi veya mübadele yasalarını kabul etmiyoruz, çalışma denen köleliği kabul etmiyoruz, ve daha geniş anlamıyla tarihe başkaldırdığımızı ilan ediyoruz.
Tarih, bireysel korkaklık üzerine kurulu yasalara tabidir, bizimse insancıllıkla uzaktan yakından alakamız yok.
Hiçbir yasayı tanımayışımız; tarihi alaşağı etme kudretine, rezil olaylar zincirini kırma gücüne sahip yeni yeraltı güçlerine olan inancımız, bakışlarımızı Asya’ya yönlendiriyor. Çünkü bizim için özgürlük hayat memat meselesi – ama en derin manevi ihtiyaçlarımızı, bedenlerimizin en temel ve insani ihtiyaçlarını temel alan bir özgürlük (doğrusu, korkanlar hep başkalarıdır). Modern çağın devri doldu. Avrupa’nın davranış, eylem ve yalan kalıplarından oluşan döngü tiksinti uyandırıyor. Şimdi meydanlarımızda kamp kurma sırası Moğollarda. Ve bu şiddetin bizi gafil avlayacağını, bizi şaşırtacağını bir an bile düşünmeyin. Bizce ne olursa olsun, azdır bile! Önemli olan, tavrımızın, değer taşıyan yegâne şeylerin temeli olan ortak duygularımıza, özellikle de isyan duygumuza beslediğimiz mutlak güvenin yansıması olduğunu görmek.


Biz, ClartéCorrespondancePhilosophiesLa Révolution surréaliste vs.: aramızdaki her türlü farklılığa rağmen devrim sevdamızda ve etkili eylemde bulunma kararımızda birleşerek şunu ilan ediyoruz:
1.Sizin Fransanızın, 1917’de Lenin’in Brest-Litovsk’ta tüm dünyaya gösterdiği doğrudan, mutlak ve geri dönüşsüz silah bırakma örneğini, o paha biçilmez devrimci değere sahip silah bırakma örneğini sergileyeceğine inanmıyoruz.
2.Çoğumuz askerlik çağında olduğumuz ve o iğrenç gök mavisi üniformayı giymek üzere resmen çağrılmaya mahkûm olduğumuz için, ilerde bu tür bir tabiiyet fikrine tüm gücümüzle ve her yolla itiraz edeceğimizi şimdiden duyuruyoruz, çünkü bizim için Fransa yok.
3. Söylemeye bile gerek yok, bu koşullar altında, Action Committee’nin Fas Savaşı’na karşı ilan ettiği bildiriyi her anlamda onaylıyor ve destekliyoruz, yazarları yasal kovuşturma tehdidiyle karşı karşıya olduğundan bu desteğimizi daha da açıklıkla ilan ediyoruz.
4.Her kesimden rahipler, hekimler, öğretmenler, edipler, şairler, felsefeciler, gazeteciler, hâkimler, avukatlar, polisler ve akademisyenler... Vatan Yolunda Aydınlar başlıklı salaklık abidesi bildiriye imza koyanlar, hepinize duyururuz: sizleri ifşa etmek ve yerin dibine geçirmek için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Ne zaman vatandan nemalanma fırsatı çıksa kulaklarını dikip dikkat kesilen siz köpekler; tek derdiniz, bu kemiğe dişinizi geçirip geminizi yürütmek.
5.Biz ruhun isyanıyız; sizin marifetinizle aşağılanmış bir ruhun, intikamını öyle veya böyle kanlı bir devrimle alacağına inanıyoruz. Biz ütopyacı değiliz: Bu Devrim’i tasavvur ederken, onun ancak toplumsal bir biçim altında gerçekleşeceğini biliyoruz. Şayet bir yerlerde, kendilerine karşı ayaklanan ve kimsenin lanetleyemeyeceği bir güç birliğine tanık olan insanlar varsa (özgürlük haricinde her şeye ihanet edenler, her türden isyancılar, örfî hukukun tutsakları), unutmasınlar ki devrim fikri bireyin en iyi ve en etkili koruyucusudur.

André Barsalou André Breton André Masson Antonin Artaud Benjamin Péret Camille FégyCamille Goemans Dédé Sunbeam Dusan Matic Emile Benveniste Gabriel Beauroy Georges AltmanGeorges Aucouturier Georges Bessiere Georges Limbour Georges Malkine Georges NeveuxGeorges Politzer Henri Jeanson Henri Jourdan Henri Lefebvre Hermann Closson Jacques ViotJean Bernier Jean Carrive Jean Montrevel Joe Bousquet Louis Aragon Marcel Fourrier Marcel Noll Mathias Lübeck Maurice Muller Max Ernst Max Morise Maxime Alexandre Michel LeirisMonny de Boully Norbert Guterman Paul Eluard Paul Guitard Paul Nougé Paul ZimmermannPhilippe Soupault Pierre Brasseur Pierre de Massot Pierre Morhange Raymond Queneau René Crevel Robert Desnos Roland Tual Théodore Fraenkel Victor Crastre
Georges Malkine, André Masson, André Breton, Max Morise, Georges Neveux, 1924.

Surrealism against the Current, s. 95-97.

Hiç yorum yok: