15 Mayıs 2012

halk dansları, mehmet işten








halk danslarını neden çok seviyorum? neden ortada oynayan üç beş kişi görünce gözlerim doluyor?

Çünkü halk danslarının bir sahne şovu olmadığını biliyorum. Çünkü onların bir tiyatro eseri ya da sinema filmi ya da bir koreografi olmadığını biliyorum. Çünkü onların saçma sapan bayram kutlamalarında çeşit olsun diye yapılan koftiden fonlar olmadığını biliyorum. Üç beş hödük bürokratın afferim'ini almakla, çocuklara eziyet etmekle hiçbir ilgisi olmadığını biliyorum, milli hislere gaz vermek ya da sonunda çocuklara bayrak açtırmak gibi zırvalıkların halk dansıyla bir ilgisi olmadığını biliyorum.

Onlar bana temsil ettikleri şeyi hatırlatıyor... Onların bir zamanlar, hakikaten aynı gördüğüm şekilde yaşanan bir kültür durumu olduğunu anlıyorum... Bu bana hayatımızdan nelerin çıkarılıp alındığını hatırlatıyor.

Halk danslarını seviyorum, çünkü onlar paranın, kariyerin, başarının mutlaklaştırılmadığı bir dönemi temsil ediyor. O edalar, o pozlar, erkeksi duruşlar, kadınsı haller bana insanın gerçek olduğu dönemleri hatırlatıyor. Herkesin bir hikayesinin, bir kişiliğinin, farklılığının, duruşunun olduğu zamanları hayal ettiriyor... bugün, bir çocuk için gerçekte ne ifade ettiklerini de doğrusu çok merak ediyorum. "bildiğin uzaylı" diye düşünüyor olabilirler çünkü... oysa çok eski zamanlar değil, bundan yüzyıl önceki kıyafetleri gösteren bir sayfaya gidin o turistik gibi görünen kıyafetlerin günlük kıyafetler olduğunu anlarsınız. izlediğiniz şey bir hakikattir ve tarih derslerinde anlatılmayacak olan bir hakikattir. kitaplar, yazılar elimizden alınan şeyi anlatmada bu danslar kadar mahir değil.

halk danslarını seyrederken gözlerim doluyor çünkü urfa'sında başka, zeybeğinde başka, harmandalında başka, horonunda başka, romanında başka bir dili, başka bir coğrafyayı; başka bir insanın o coğrafyayla kurduğu ilişkiyi, oluşturduğu dili, aşık olma biçimini, nasıl kadınlandığını ve erkeklendiğini görüyorum. dünyada herkesin "çalışanlar, beyaz yakalılar, mühendisler, işverenler, işçiler, zenginler, yoksullar" gibi bütünüyle ekonomik bir varlığa indirgenmediği, mesleğiyle ve ekonomide işgal ettiği yerle tanımlanmadığı, yalnızca birlikte yaşamak, birlikte eylemekle ve yalnızca kendine has olmakla oluşmuş bir dünyayı, onun müziğini, urbasını, sözünü, aşkını, dilini gösteriyor bana halk dansları.

halk dansları insanların doğal yaşamlarının nasıl sanata dönüştüğünü gösteriyor... onların tarlada yaptıklarını, avda yaptıklarını, düğünde yaptıklarını, mevsimden mevsime geçerken yaptıklarını, bunları nasıl müzikleştirdiklerini ve bedenleştirdiklerini.. bir halk dansı izlemek eğer hissedebilirseniz devrimci bir eylemdir.










3 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Yorumlarımız yayınlanmıyor, neden acaba?

mehmet işten dedi ki...

önceki yorumunuz yanlışlıkla silinmiştir, özür dileriz.