Bir yere
uygarlığın gelip gelmediğini etrafta çöp olup olmadığına bakarak
anlayabilirsiniz. Çöp varsa uygarlık gelmiştir. Oysa lafa gelince “uygar”
temizdir, “hijyen”e önem verir, sağlıklı yaşamak için bir dünya para harcar.
Bugüne kadar doğada kendinde yaşayan bir barbarın çöp ürettiği görülmemiştir.
İnsanlık
tarihinin çok uzun bir döneminde toplum yoktu, topluluklar halinde yaşanıyordu,
dolayısıyla çöp üreten şehirler yoktu. Tabii ben ‘topluluk’ deyince, kendine
yeterlikli oluş deyince akıllarda ne canlanıyor bilemiyorum. Bu, günübirlik
doğa turlarında sırt çantanızdan kola çıkarıp içtiğiniz, sigarayı paketinin çöpünü
attığınız bir şehir kaçamağı değildir.
Çöpü
asıl yaratan “üretim”dir. Üretim yoksa çöp de olmaz. Şehirlerin nasıl
oluştuğunu anlatacak değilim, merak eden açıp okusun. İnsanların büyük nüfuslar
hâlinde yaşadığı şehirler kapitalizm için hem üretim aşamasında hem de üretileni
satma sürecinde büyük avantajlar yaratıyordu. Şehirlerin varlığı büyük ölçekli üretimi
zorunlu kılar.
Şehirler toplu tüketimin tapınaklarıdır. Küçük kümeler halinde dağınık
yaşasaydık ve herkesin ihtiyaçları aynılaştırılmasa üretim mümkün olmazdı.
Üretimin
mantığı ürünün maliyetinin hesaplanmasına ve kâr zarar hesabına dayanır. Bir
malın imalinden tüketiciye ulaştırılmasına kadarki sürecin tüm harcamaları
maliyettir, bu toplam harcamanın üzerine mühim bir kâr payı eklenerek malın
fiyatı belirlenir. Bu aşamadan sonraki oluşan hiçbir dolaylı harcama ürün
maliyetine dolayısıyla satışa yansımaz. Çöp budur işte. Dolaylı harcamalardır.
Örneğin bağımlılık yapıcı şekerlemelerin, tatlıların, fast-foot ürünlerin vb…
yol açtığı hastalıklar, obezite ve bunların yarattığı sağlık harcamaları da
üreticinin üstlenmediği kısımda kalır. Çöp de bunlardandır, çöpün doğaya ve
insan sağlığına verdiği zararları üstlenmek bize bırakılmıştır.
Barbarın
atık malzemesi doğanın kendi malzemesinden olur, dolayısıyla o bir çöp
değildir. Hatta barbarın yaşamında her şeyin çıktısı başka bir şeyin girdisine
dönüşür. Hiçbir şey israf edilmez. Göçebelerden oluşan 1000 kişilik bir
topluluk bir yerden başka bir yere göçtüğünde ardında şehirli bir aile kadar
bile çöp bırakmaz.
Çöp bir
görüntü kirliliği meselesi olmaktan çok doğa gibi mükemmel bir geri dönüştürme
aracı için sorun olan türden şeylerdir. Bu tarz bir atığın ortaya çıkarılması
için organik maddenin inorganik maddeye dönüşmesini sağlayan yoğun teknoloji
gerekir. Dünyanın her tarafında kendine yeterlikli topluluklar olsaydı onların
ortaya çıkardığı atıklar yine doğanın kendi malzemesinden olacağından doğa
için bu bir sorun olmazdı.
Fakat üretimi
hem zorunlu hem mümkün kılan şartlar oluşunca (şehirleri kastediyorum) ve üretimi
geliştirmek için sürekli geliştirilen yoğun teknolojilerle elde edilen ürünler
giderek organik maddelerden inorganik maddelere yani doğanın hazmetmesinin ya
mümkün olmadığı ya da çok uzun sürelerde mümkün olduğu çöpler oluştu.
Ezcümle,
barbarın çöpü olmaz, çöp uygarlıkta olur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder