08 Eylül 2011

*Bir İktidar Teorisi – Bölüm 6 , Jeff Vail

Bir İktidar Teorisi – Bölüm 6
Şimdiye kadar hayatlarımızdaki iktidar-ilişkilerinin iki farklı bağlantı noktasını göz önünde bulundurmuştuk: gen ve mem. Genetik evrim milyonlarca yıllık sürede meydana gelirken, kültürel evrimin ilerleyişi kuvvetlendirme ile birlikte üssel olarak hızlanmıştı. Pleistosende tüm bir kuşak boyunca sürebilen yeni memlerin gelişimi, şimdi bir yılda, bir günde ya da daha kısa sürede ortaya çıkabilir. Kültürümüzün artan faaliyet alanı ve bu alanların birbiriyle bağlanabilirliği memetik yapılarda şaşırtıcı gelişmelerle sonuçlandı. Özellikle, memetik ilerleme dikkate değer iki kültürel yapıyı mümkün kıldı: pazar ve devlet. Bu kurumlar sebebiyle insan toplumu basit kabilelerden küresel imparatorluklara doğru değişti.
Pazar, kapasite ve arzuyu birleştirerek bilgiyi işleyen memetik bir varlık görevi görür. Mem-güdülü tüm insan aktivitesi, her birinin arzu edilen girdilerini ve olası çıktılarını tamamlayıcı bir uygunlukla birleştirerek organize etme yeteneğine sahiptir. Pazar, mükellef hediyeler aracılığıyla artı değer ve özel ilgi alanlarının değiş tokuş edildiği gruplar arası ziyafetlerden, sayısız ürünün küresel üretimini, nakliyesini ve tüketimini denetlemek için değer kullanan bilgisayarların aracılık ettiği değiş tokuşlara evrilmiştir.
Devlet çoğu kez pazardan ayrılmayan ve onunla yakından alakalı bir gelişme olarak ortaya çıkar. Kişiler arası iktidar-ilişkilerinin kademeli olarak kuvvetlendirilmesi ve insan aktivitesini yöneten kültürel kurumların gelişimi, çevresel kaynakların artan kıtlığından kaynaklandı. Nüfus arttıkça ve çevresel kısıtlamalar rekabet eden gruplar üzerinde seçilim baskıları yarattıkça, kaynaklardan daha etkin yararlanma ve nüfusları yönetme yeteneğine sahip gruplar varlıklarını sürdürdü ve geliştiler. Daha gelişmiş pazarlar – ekonomik rekabette başarı
için önemli olan – giderek daha hiyerarşik bir durumun istikrarlı, düzenli çevresinde gelişti. Devlet, pazarın etkinliğini fazlasıyla arttıran yasa ve temsili para birimi gibi memetik yapıları desteklemeye eğimli bir çevre yarattı. Pazar ve devlet hızla birbirlerine sıkıca bağımlı bir çift oldular.
Pazar-devlet karmaşığı oldukça istikrarlı bir temelden gelişti: avcı-toplayıcı kabile. Ekonomik olarak, Eviçi Üretim Tarzı ve Paylaşma, kabilesel örgütlenme şeklini karakterize eder. Eviçi Üretim Tarzı’nda, her ev halkı birimi ihtiyaç duyulduğunda ev halkının kullanımı için tüm temel ürünleri paylaşır. Et, yumru kökler, aletler, barınak ve giyecek gibi maddeler üyelere serbestçe dağıtılan ürünlerdir. Toplam talep her bireyin stok kapasitesiyle özenli bir dengede bulunduğundan, politik ya da ekonomik yapıların kuvvetlendirilmesi yönünde çok az baskı yaratır, ve böylelikle kurumsallaşmış takas meydana gelmez. Benzer şekilde, Paylaşım, hâkim olan yeniden dağıtım – katılımcılar arasındaki işbirliği ürününün eşit birşekilde dağıtılması – yöntemi sayılır. Birlikte avlanma örneğinde olduğu gibi, yalnızca tek bir birey hayvanı öldürürken, et ava katılanlar arasında paylaşılırdı. Bu tarz eşitlikçi ekonomiler aynı şekilde eşitlikçi politik yapıları içermişlerdir. Kabileler (şefliklerle aynı değiller) düzeni sağlamak için gönüllü katılım ve grup tartışmasını kullandılar. Günümüze kadar gelen kabileler bugün dahi herhangi türde statü ya da makama karşı güçlü kültürel nefret sergilemeye devam ederler.
Eşitlikçi yapı, binlerce kuşaktır devam eden insan evrimini kapsayan dikkat çekecek derecede istikrarlı, kabilesel örgütlenme ile, Homo Sapiens Sapiens’in evriminde süreklilik sağladı. Kabilesel örgütlenme tarzından çok daha karmaşık devlet ve pazar yapılarının gelişimini sağlayan neydi? Bu bulmacanın cevabı, çoğu ekosistemde avcı-toplayıcı üretim tarzının yalnızca düşük nüfus yoğunluklarında (ilkel tarım uygarlıklarının 1/10′undan 1/100′üne kadar) işe yaradığı gözleminde yatar. Memetik mutasyon dağınık grupların tercih edilmiş toplanan besinlerin yetiştirilmesini (genellikle belirli bir faunanın yolunu açmak için yaşlı ağaçları yakarak), küçük ölçekli bitki dikimini, vs. teşvik etmek gibi tarımsal teknikleri deneyimlemesine yol açtı. Farklı bulgular benzer çobancılık fenomeninin benimsenmesinin yalnızca rastgele bir mutasyondan değil, belirli iklim değişikliği olayları karşısındaki bilinçli bir değişimden kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Böyle bir örnek Mısır’ın Batı Çölü’ndeki Dahkleh Vahasında görünür. Burada, yarı-yerleşik avcı-toplayıcı gruplar birkaç yüzbin yıl boyunca var oldular. Daha sonra, 10,000 yıl önce, Kuzey Afrika’nın Pleistosen savanası bugün varolan Holosen Sahra Çölüne dönüştü. Dahkleh Vahası oldukça geniş, yaşamaya elverişli bir bölgenin bereketli merkezinden neredeyse tümüyle cansız kum denizindeki sanal bir adaya dönüştü. Arkeolojik kanıtlar Dahkleh nüfusunun giderek vaha içersine çekildiğini ve bu arada çok çeşitli hayvanların – muhtemelen zürafa dahi – evcilleştirilmesini deneyimlediklerini öne sürüyor. Sonuç olarak, sığır-temelli çobancılığın ekonomilerine hakim olduğu olası gözüküyor, çünkü sığır Dahkleh’in eşsiz çevresel zorluklarına oldukça uygun bir taşıt ve uzun ömürlü bir besin kaynağını temsil ediyor. Burada, iklim değişimi avcı-toplayıcı üretim tarzının insan genomuna olan üstün nitelikli uygunluğu ve etkinliğinin çekiminin üstesinden gelerek bu geçiş için bir katalizör görevi görür. Bu bağ dünyanın pek çok bölgesinde tarım ve çobancılığın neden birbirinden bağımsız ve tümüyle eş zamanlı göründüğü üzerine bazı ipuçları sağlayabilir: 10,000 yıl önce Dahkleh Vahasını etkilemiş gözüken iklim değişimi ayrıca son Buzul Çağının bitimini temsil ederek tüm gezegeni etkilemiştir.
Çevresel etkilerce zorlanmadıkları zaman pek çok grup tarım ile olan deneyimlerini hızla terk etti. Fakat kimi durumlarda – özellikle çevresel katalizörlerin karşısında görünen – tarım deneyimleri nüfus artışına, ya da en azından nüfus istikrarına yol açtı. Komşu grupların benzer tecrübeleri ve nüfus artışıyla birleştiği zaman, tarım arazileri ve kaynaklar için rekabet tarımın devam ettirilmesi ve kuvvetlendirilmesi için baskı yarattı. Tarım, avcı-toplayıcıları daha iyi yaşam kalitesi vaadiyle değiştirmedi – gerçekte, tarım tam tersini sağlar. İstatistiksel olarak, tarımcılar avcı-toplayıcılardan daha uzun süre çalışırlar ve çok daha kötü beslenirler. O halde neden insanlığın çoğu tarımsal pratikleri benimsedi? Avcı-toplayıcılar arasındaki nüfus baskısı soruyu cevaplar görünmez, çünkü “tarım kurumsallaşana kadar nüfus önemli miktarda artmadı”. Aksine, tarımın güçlü teknolojisini deneyimlemiş bazı gruplar kuvvetlendirmenin saldırgan döngüsünde yok edilmişti. Komşular sınırlı kaynaklar için rekabet etmeye başladıkça, kıtlık, kuvvetlendirilmiş ekonomik ve politik süreçlerin seçilimi için evrimsel bir baskı yarattı.
Henüz başlamakta olan tarımın bu saldırgan döngüsü dünyanın çeşitli bölgelerinde bağımsız olarak, ve kabaca eş zamanlı biçimde meydana gelmiş görünüyor. Bu bölgelerin tümü yüksek yoğunluklu avcı-toplayıcı nüfuslarını ve tarımsal gelişime uygun faunayı iklim değişimi katalizörüyle birleştirdi. Kabileler ilk tarım uygarlığından en az 6,000 yıl önce tarım prensiplerini anlamışlardı, fakat avcı-toplayıcı üretim tarzını sürdürmeyi seçtiler çünkü temel ihtiyaçları karşılamada çok daha etkin bir aracı temsil ediyordu. Tarımı deneyimlemiş kabileler net üretim kaybı yaşarlarken, belirli bir alanda daha yoğun nüfusu destekleme yeteneğini kazandılar. Nüfus artışı, ayrıca, genişleme baskısıyla sonuçlanarak, nüfusun yeni başlamakta olan tarım için yerel taşıma kapasitesine ulaşmasından sonra bile devam etti. Komşu tarımcılar ekilebilir topraklar için rekabete başladıkça, toprağı sulama gibi metotlarla ek kuvvetlendirmeler gerçekleştirmiş bu kabileler, geniş savaşçı popülasyonları şeklinde daha büyük bir avantaj elde ettiler. Daha büyük üretim iktidarından yararlanma yeteneği, rekabete dayanan bir avantaj sağlama anlamında daha büyük nüfusların hareketini düzenleyerek, ayrıca arttırılmış merkezi karar almaya gerek duydu. Kabilesel örgütlenme büyük bir grubu yönlendirmek için ihtiyaç duyulan bilgiyi işleyemezdi. Kabileler büyük sulama projeleri için nüfusu harekete geçirmek ya da büyük ölçekli savaşları düzenlemek gibi problemlerle başa çıkmak için yetersiz olduğundan, daha merkezileştirilmiş kontrolü tesadüfen bulan bu gruplar evrimsel avantaj elde ettiler.
Bu dönüşüm merkezi politik bir kontrol yapısının oluşumunu teşvik ederek, kabilelerin “Koca Adamlar” etrafında organize olmalarını sağlamış görünür. Yeniden dağıtımın Paylaşım kavramından kaynaklanarak, sürekli olarak daha çok hasat ve av sağlamış bu bireyler zor zamanlarda yoksul grup üyeleriyle paylaşarak prestij elde edeceklerdi. Artı değeri paylaşma yöntemi sonuç olarak bireylerin hem Koca Adamın hasattaki başarılarında (üstün yönetim yeteneği) payı olması hem de prestijlerinden elde etmesi için tek bir Koca Adam’ın üretim çabalarına katılmasına yol açtı. Koca Adam’ın merkezi idaresi düzenlenen fetih savaşlarına, büyük ölçekli sulama projelerinin inşasına, vs. müsaade eder. Kıtlık ve seçilim baskısı en çok kuvvetlendirilmiş, merkezileştirilmiş yapıyı yaratan Koca Adamları tercih etti. Bu süreç bütünüyle tesadüfi olaylar ve evrimsel baskılardan kaynaklanmadı. Koca Adamlar çoğu kez pozisyonlarını olağanüstü örgütsel becerilerinin sonucu olarak yükselttiler, böylelikle bir dereceye kadar kişi bu kuvvetlendirmeyi, “kaynakları finans kurumları için seferber etme girişimini bilinçli bir strateji olarak” görebilir. Merkezi yönetici ve katılımcı arasındaki ilişkinin kuvvetlendirilmesi, bir grup içersindeki bireylerin katmanlaşmasını doğurmakla birlikte, kabileden devlete geçişi de teşvik etti.
Kuvvetlendirme sürecinde birey giderek iktidar ve kontrolü kaybetti. Avcı-toplayıcı dünyanın serbestçe elde edilebilir kaynaklarına karşı, kıtlık ve tarım bireyin tarıma elverişli topraklara ve avlanma sahalarına erişimini sürdürmesi için grubun bir üyesi olarak kalmasını gerektirdi. Erken devletin koruduğu kaynakları, devlet de sahiplendi. Kaynaklara erişimi elde etmek devletin taleplerini, devletin birey üzerindeki iktidar ilişkisini kabul etmek anlamına geldi. Hiyerarşinin zorla kabul edilişi, çok daha karmaşık ve kontrole dayanan politik ve ekonomik sistem şekillerine yol açarak, pozitif geri besleme döngüsü oluşturdu.
Hiyerarşi – uzmanlaşmış birey ve grup fonksiyonlarının kontrolü ve etkin yönetimini sağlamak için bireylerin katmanlaşması – Pazar ve Devleti birbirine bağlayan en önemli özellik oldu. Bir evrimsel başarı modeli örneği olan hiyerarşi, farklı bir kültürel faktörler grubu karşısında kuvvetlendirme taleplerini karşıladı. Bu tam anlamıyla hiyerarşik politik organizasyonun başarıya ulaştığı bir durumu göstermez. Daha ziyade ekonomik, politik ve sosyal yapılar karşısında uygulanmış başarılı, kendini eşleyen bir model olarak hiyerarşi durumu görevi görür. Pazar ve Devlet insan faaliyetinin artan kuvvetlendirilmesi ve örgütlenmesine doğru olan eğilimlerini sürdürerek, hiyerarşi modelinin kuvvetlendirilmesi ve uygulanmasıyla birlikte beraber evrimleşti. Kültürel memetik bileşikler süreci kolaylaştırdılar. Yalnızca hiyerarşinin kabulüne sebep olmadılar, aynı zamanda insan genomunun toleranslarına sahip bireylere yerleştirilmiş artan talepleri ara belleğe alma işlevini görmek için evrimleştiler. Pek çoğumuzun bugünün dünyasında farklı politik, ekonomik ve kültürel süreçler olarak düşündüğümüz şey, iktidar-ilişkilerinin birbirine çok daha bağlı meta-ağlarına doğru ilerlemeye devam ediyor. Kültürel mekanizmalarla belleğe alınan, birleştirilen Pazar ve Devlet, birleşmiş memetik üstyapıları şekillendirmeye başladı. Bu güçlü birlik başka bir meme ailesinin kuvvetlendirmesiyle giderek birleştirilmiş olan başka bir kuvvetlendirmeye doğru devam etti: teknoloji.
Çeviren: Serhat Elfun Demirkol
Bir sosyal örgütlenme katalizörü olarak, rekabete dayanan grup içi ziyafet sürecinin mükemmel bir incelemesi için, “Economic Man”, Harold Schneider, 1974.
Timothy Earle, “Bronze Age Economics” adlı çalışmasında insan toplumunun kabileden daha merkezi ve hiyerarşik formlarına doğru olan gruplandırmasında şu adlandırmaları kullanıyor: Kabile, Koca-Adam Grubu, Şeflik, Proto-Devlet, Devlet.
Dobe Ju/’hoansi kabilesindeki avcılar avlarının boyutları ya da niteliğini hor görecektir, ki böylece herhangi bir av ile dönemeyen avcılardan daha üstün nitelikli değil de alçakgönüllü olarak görünürler. Bkz. “The Dobe Ju/’hoansi”; Richard B. Lee, 1993.
Homo Sapiens Sapiens şuanki insan alttürünün adıdır. En az 130,000 yıl yaşındadır. Çoğu kez “Sembol Kullanıcısı” olarak anılır. Birebir olarak “akıllı, akıllı” diye tercüme edilir – bu kitapta ilerde ele alınacak konuların üstesinden gelemeyebileceksek sonunda ironik olabilecek bir tanımlamadır.
Tüfek, Mikrop ve Çelik”, Jared Diamond, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2004.
Mixed Memoirs”, Gertrude Caton-Thompson, 1983.
The Original Affluent Society”, Marshal Sahlins, “Stone Age Economics
John Zerzan ile kişisel yazışma 29 Nisan 2004.
The Original Affluent Society” Marshal Sahlins “Stone Age Economics”.
Bronze Age Economics, Timothy Earle.
Timothy Earle ile kişisel yazışma, 17 Eylül 2003.


* Çeviri Serhat Elfun Demirkol'a ait... Kendisine  Yabanıl aracılığı ile biizmle paylaştığı bütün şeyler için teşekkkürler..

Hiç yorum yok: